Monday, March 19, 2012

Mahallenin 'Kedici Teyze' adayıyım.

Sene 2003.Artık yaz sonu gelmiş yazlık kapatılıp dönme vakti gelmiş.Telefonum çalıyor.Arayan annem.O benden birgün önce dönmüştü.Bütün gece bahçede minik bir kedinin ağlayışını duymuş.Aramış bulmuş en sonunda yeşilliklerin arasında oturuyormuş ama ayağı kırıkmış pek kıpırdayamıyormuş.Hayvanın teki tekme atmış.Hayvan diyorum çünkü ben bu küçük zararsız ve sevimli pisilere nasıl zarar veriyorlar anlamıyorum.Hayvanlara işkençe edenler hayvanlardan çok daha nankörler.Onlara her ne yapılıyorsa kat kat daha kötüsü başınıza gelsin.Neyse..O sıralar başka yerde oturuyorduk.Alt komşumuz vardı.Kendisi tam bir hayvanseverdir.11 kedi ve bir köpeği vardı.Onunla birlikte almışlar onu eve.
Bizimde aklımızda o sıralar eve köpek almak vardı.Kısmet işte.
Ertesi günü ben döndüm.Kedi ameliyata gitmiş.Bir hafta sonra geri döndüğünde minik kedişi alt komşumuza vericeltik.Ama okadar tatlıydıki kıyamadık.Bizim olsun bu dedik.
Ozamana kadar bukadar kedi sevdiğimi bilmezdim.
Birde benim babam hayvanları sever ama kedilerden pek hoşlanmaz.Tabi onu eve aldığımızı söylediğimizde pek hoş karşılamadı ama odadan çıkmama koşulu ile kalabilir dedi.(hala öyle sanıyor ama o gidince kapılar açılıyor kediler koşakoşa evi alt üst ediyorlar)Neyse annem Prenses koydu kedimizin adına.Kendisi biraz obez.Veteriner erken kısırlaştrdığı için hayvan balon gibi şişti.birazda asabidir.Eve misafir gelmesini pek sevmez.Onun için varsa yoksa annem abim ve ben.Bizden başkası dokunamadığı için herkesin içi gidiyor çünkü kendisi çok güzel tüy içinde bir kız.


Sene 2009.Birgün arabama binmiş tıntın arkadaşlarımla buluşmaya giderken benzincinin içinden keceyimde kestirme olsun diye direksiyonu sola döndürmem ile birlikte yere yapışmış halde yatan bir kedi gördüm.Hemen park edip benzicidekilere kediye ne olduğunu sordum.Yine hayvan kendini bilmezsin teki hızla ordan dönerken çarpıp kaçmış.Ya var ya anlatama o sahneyi.Kedicik yere yapışmış kanlar içinde.Hemen arkadaşlarımı aradım ve gelemeyeceğimi söyledikten sonra bir boş kutu buldum ve sağolsun benzicideki abilerle onu alıp arabaya yerleştirdik.Saatlerce adını vermek istemediğim hiçte sevmediğim bir hayvan hastahanesi var oranın aciline götürdüm.Röntgenler çekildi aşılar yapıldı yaraları falan sarıldı.Sonra hıyar herif dedi bu yaşamaz.Bok gibide paramı aldılar.Canı sağolsun onun.Hiç önemi yok.
Bu yıl içindede Suadiye'de yaşamaya başlamıştık ve evimizin hemen yakınına veteriner açılmıştı.Oraya bir soralım dedik.Hayvanın iç organları dağılmış meğerse.Sahipleri nasılda tatlı bir aile.Gece aldılar benim kedişi ameliyata.Ve yaşamaz denilen kedim yeniden hayata döndü.Adına böcek koydum.Çünkü onu bulduğumda çok çirkindi:)
Eve aldım tabikide doğal olarak ama Prenses asabi,böcek asabi.Bu böyle olmaz dedim veterierin bahçesinde bakmaya başladık.Okadar sadık okadar güzel bir kediydiki o her gece üşenmeden mama vermeye gider biraz sever sonra eve dönerken benimle birlikte sokak başına kadar yürür ve geri dönerdi.
Bebeim benim.Bir kaç ay önce kaybettim onu.Kader işte.Araba çarpmış yine.Veterinerin sahibi Emel abla kapının önünde bulmuş bir sabah.O haliyle yine kendi yerine gitmiş.Çalışıyordum.3 gece kadar ugrayamamıştım.Göremedim son kez.
Huzur içinde yat böceğim.Hala gözlerim seni arıyor ordan geçerken:(
Sene 2010.Üniversitenin son yılı.Hatta son dönemi son sınavları.Arkadaşım notları fotokopi çektirmiş.Çok üşeniyordum ama hadi gidip alayım dedim ve Ataşehire gittim.Balkondan bana notları attı kendisi.O sırada köşede üzeri karıncalarla dolu tavuğu yemeğe çalışan minicik 2 göz bana baktı.
Ah ne tatlı şeysin sen diye ona doğru giderken pisiciğin üzerinde piremi kenemi karıncamı..Ne derseniz var.Ordan oraya koşuyor.O koşuyor bende peşinden koşuyorum.Apartmandan çıkan birine denk geldim sordum buna bakan varmı diye.Onuda E5 kenarında bulmuşlar getirmişler.Ben o şirin tipe vulurdum ama bırakamazdım orda ve tuttuğum gibi arabay koydum ve bahçeye getirdim.Annemde kızmasın diye söylemedim.Ama sürekli camdan baktığım için anladı.Bende dedim böyle böyle gel bir bak çok tatlı dedim.
Hemennnn bizim veterinere gittik.Aşılandı,yıkandı mis gibi olduktan sonra eve çıkarttık.Onu sokağa bırakırsam ölürdü.Çünkü tam bir hipekartif.Sürekli karşı kaldırımlara koşuyordu benimde camdan bakarken içim acıyordu.Annem yokken birgün attım Prensesin yanına.Anlaşmaktan başka yolunu yok dedim.Baya kavga gürültünü ardından zamanla alıştılar.Ama zamanla alıştırmak gerek.Evin ilk kedisi mutlaka huysuzluk yapıyor çünkü sizi ve evi sahipleniyor.E başkasını kabul etmesi ise zaman alıyor.
Kendisinin adına Minik koydum.Çünkü avcumun içinde oturacak kadar ufacıktı bulduğumda.Şimdi ise çok havalı sexy bir kız kendisi.
Ve sene 2012.Erkek arkadaşım benimle tanıştıktan sonra tam bir cat lover oldu.Sokak kedilerine süt veren,kucapına alıp seven,fotolarını çekip bana yollayan biri oldu.Hemde alerjisi olmasına rağmen.Birgece beni arıyor.
'Mügeeeeeee çok şeker birsey buldum sizin oraya getiriyorum arabadayız şimdi'diyor.E hadi oda gelsin bari adım çıkmış zaten kediciye.Ayyy sapsarı ufacık ve şımarık birsey.Apartmanı içine koyduk.Nasıl bir şımarık ve evcil ise koyduğun yerden gitmiyor.Apartmanın gözdesi oldu.Sürekli birinin kucağında.Bende kıskanmaya başladım.Tabi bu sırada annemde harika eve çıkartıp duruyor.Babamın olmadığı bir gece bizde kalsın hava soğuk bu gece diye onun yatağını hazırladık!
O gece bu gecedirki bizde.Adı Mısır.Kendisi erkek.2 kız arasında cennete düşmüş gibi oldu:=)
Prenses üzerine Miniğin gelsinden sonra Mısırın gelmesi ile pek ilginemedi.Hemen kabullendi.Minik ile Mısır ise hemennnn kaynaştı.Sanırım yaş olarak daha yakın oldukları için.Şimdi onlar sevgili.Birbirlerin i temizliyorlar.Birlkte uyuyorlar.Ve bütün muzurlukları birlikte yapıyorlar.
İşte durumlar böyle.
Ben hayvansız daha doğrusu kedisiz bir ev düşünemiyorum.Hepsini ayrı ayrı çok seviyorum.
Eve gelince beni karşılamalarını..
Gece koynuma atlayıp yastığıma başkoymalarını..
Canı isteyince gırgırgır öterek kafa sürtmelerini..
Biz yemek yerken onların kapılara atlamalarını..
Herşeyi..
Hergece tek tek öpüyorum.
Öyle bir sevgi besliyorumki bir gün deprem olursa Allah korusun ben yada ailem bir yolunu bulur belki kader bu ama onlar ne yapar diye bile düşünüyorum.
Ve birgün imkanım olduğunda sahipsiz kediler için kedi barınağı açaçağım.
Bu arada babam hala evde gezmiyorlar sanıyor.Bu kaç numaraydı diye soruyor camdan falan görürse ama hala tanışmadılar:)
Birde bazen kendimizi sokakta gibi hissediyoruz.Hep yerden kedi koşuyor ayağına takılıyor ,hepsi ayrı koltukta yatıyor:)
Kalabalık bir ev yani bizimki :)





No comments:

Post a Comment